- çatmak
- kuzuyu koyuna katmak, I I, 294
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamına çatmak — tam adamına çatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaş çatmak — kızmak, öfkelenmek Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi. B. Günel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tam adamına çatmak — olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyif çatmak — keyfetmek Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
silah çatmak — ask. silahları uç uca çapraz bir biçimde dayayarak durdurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüfek çatmak — ask. askerlerin dinlenme sırasında tüfeklerini, dipçikleri üzerinde üçerli olarak birbirine dayamak Tüfekleri çatar çatmaz ordayım. B. S. Erdoğan … Çağatay Osmanlı Sözlük
belaya çatmak (veya girmek veya uğramak) — beklenmedik bir bela ile karşılaşmak Çattık belaya, ne ister bu adam benden canım, şamar oğlanına döndürdü. R. N. Güntekin Nafile yere başım bir belaya uğramasın. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelip çatmak (veya dayanmak) — vakti gelmek, kaçınılmaz olmak Konser günü gelip çattığındaysa stadyumda mahşeri bir kalabalık vardı. M. Mungan Ayrılık günleri geldi dayandı. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını çatmak — hlk. baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp vb. şeyleri çepeçevre bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük